Hangimiz Daha Çok Engelliyiz ?

, , 2 comments

21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günüydü. Arkadaşımla oturmuş hoş beş sohbet ederken telefondaki paylaşım arkadaşımın dikkatini çekmiş olacak ki hemen konuyu değiştirerek "Sence engelli insanlara nasıl davranmalıyız." diyerek sordu.

Bir kaç saniye gözlerine bakarak, " Seattle'de yapılan Dünya Down Sendromu yarışmasının hikayesini hiç duydun mu ?" dedim. O da gözlerimin en derinlere bakarak hayır cevabını verdi. 

"O zaman kapatalım o bizi maraton koşusu gibi yarışa sokan o telefonları anlatmaya başlayayım ne dersin ?"

"Kapatmadan önce bir soru sormak istiyorum. Maraton koşusu ile telefon ne alaka ?"

Ona küçük bir gülümseme ile "İşte hikaye tamda bunu anlatıyor. " diyerek cevap verdim ve başladım anlatmaya:

"Sene 1976 yer ABD, Seattle şehri. Her dört yılda bir Engelliler Özel Olimpiyatı düzenlenir. 100 metre yarışı için 9 yarışmacı başlangıç çizgisine dizilir. Kimi bastonlu, kimi ise down sendromlu. . . Yarışmanın başlanması için silah patlar ve yarışma çokta hızlı olmasa da başlar. Bir kaç metre sonra statta ki büyük sessizlik yere düşen engelli çocuğun ağlamasıyla kesilir. Diğer 8 yarışmacı geriye dönerek çocuğun yanına giderler. Bir tane Down Sendromlu küçük kız oğlanın yanına eğilir ve bacağına bir öpücük koyarak “bu seni iyileştirir." der ve oğlanı ayağa kaldırarak 9 yarışmacıyla birlikte kol kola vererek yarışmayı aynı anda bitirirler. Statta büyük alkış tufanı coşkuyla karşılandı bu durum. Yalnız ben o statta olsaydım kendimi ve tüm insanlığı sorgulardım hangimiz daha engelliyiz ? Onlar mı yoksa biz mi ? Az önce bir maraton yarışması demiştim ya hani işte bizi o maratonda yarıştırıyorlar. Şimdi bir şey daha sormak istiyorum. Bizim yarışmada biri yere düşse yarış ne olurdu ? Biri gelip elini mi uzatır yoksa düşüne bir tekme daha mı atılır ?

Hayatı maraton yarışı gibi önümüze seriyorlar ama hep birinci olanı ön plana atarlar. Bize de hadi koşun daha daha hedefe giden her yol mubahtır der der dururlar. Önümüze de engeller koyarlar dize dize, telefonundan tutta televizyonuna kadar. 

Aman ha Ayşenin şu kadar takipçisi var ooo uçmuş. Bu gecede şu dizim var yarın çalışırım der der durursunuz ama hiç bir zaman adam akıllı o gün yapılacak işe başlayamazsınız. Sonra zaman geçer bitiş çizgisine yaklaşınca bir bakarsınız neler olmuş neler kimler gitmiş hayatınızdan yada neler neler kaybetmişsinizdir. Tüm bunları bizlere yaşatan ise hayatı yarış gibi gösterip son sıraya oturtmak için önümüze engeller koyan dünya insanlarıdır. Kısa ve özetle şunu söylemek istiyorum. En büyük engel düşünceye vurulan o engeldir. O, hayat yarıştır kalıbından sıyrılıp özgürce düşünebiliyorsanız eğer engellerin, engelsiz olmaması için hiçbir sebep veyahut engel yoktur. 

#jessinkalemi #engelsiz #yaşam #dünya


2 yorum: